21 Ekim 2010 Perşembe

BU KAİLP SENİ CAN BELER SEVDİGİM ...

Kimi sorgularında boğulduğum


Yokluğun ki ah,

Dokunmasızlığında kendimle boğuştuğum.



Yokluğun gülüm,

Bu ozan yüreğime kısmet

En hoyrat diyet dediğim

Yokluğun,

Her dokunduğum yerde seni bulduğum

Yorgun adımlarımla şehirler aştığım

Ölüler kentinde ruhunu aradığım

Yokluğun,

Serin ırmaklara dalarak seni haykırdığım

Yazılmış tüm kitaplarda nurunu bulduğum.



Yokluğun ki bir tanem;

Varlığını her şeyden üstün tuttuğum

Kıymetini bilemediğim mutluluğum

Dizlerine kapanarak huzur bulduğum

Yokluğun, belki de en içli yalnızlığım.



Yokluğun şiir bakışlım;

Yaşamsal gözlerindeki asil arsızlığım

Kutsal yüreğindeki arsız susuzluğum

Yitmiş günlerimdeki nazlı huysuzluğum

Aynamdaki ışığım, bardağımdaki çayım

Dizlerimdeki direnç, dudağımdaki narım

Suya düşen gölgem, bedenimdeki hicranım

Çilemin tezgâhı, ruhumdaki sevda mintanım

Gönlümdeki direnç, aşk ülkemin eşsiz sultanı.



Yokluğun, fersiz gözlerimdeki düşsel sarayım

Yokluğun, çaresizliğimde sarıldığım anlarım

Yokluğun, tükenen yaşamdaki son baharım.

Kirlenmesin diye. SEVDİĞİNİ SÖYLER DİLİM



Gönlümdeki aşk denilen baharda

Yaprak yaprak açıverdi güllerim

Nefesinde esip duran rüzgarda

Mis kokular saçıverdi güllerim

Sevdiğini söyler hala dillerim



Karlar erir başlar seller sevdiğim

Yaban eller ırak eller sevdiğim

Bu kalp seni canan beller sevdiğim

Aşk şerbeti içiverdi güllerim

Sevdiğini söyler hala dillerim



Her gülüşün umut olur mahkuma

Vuslat için medet sorar zakkuma

Mecnun gibi göçer çöldeki kuma

Tüm umutlar uçuverdi güllerim

Sevdiğini söyler hala dillerim



Coşari der aşk korunda yanmışım

Sevdiğimi canımdan can sanmışım

Aşk adına her bir söze kanmışım

Hiç yorum yok: