Çekici bir kişilik sevgi doludur.
Sevgi, iyi bir kişiliği minnettarlığı,
dürüstlüğü güldürü yeteneğini içerir, şekillendirir.
Sevgi güç ve eylemdir.
Tüm engelleri aşar, size tüm kapıları açar.
Çünkü sizin sevginizi başkalarında üretir ve çoğaltır.
Sevgiyle ilgili en iyi önerim çok basittir:
Bir kişiyi seviyorsanız bunu ona söyleyin.
Çoğu kez bunu beceremeyiz.
Bunun yerine o kişinin bunu bildiğini
veya
duymaya gereksinimi olmadığını düşünürüz.
Bir toplantıda konu sevgiydi bir üst düzey yönetici çok etkilendiğini söyledi ve bana öyküsünü anlattı:
"Eşim ara sıra birlikte öğle yemeğine çıkmamızı önerirdi.
Ama ben hep aynı yanıtı verirdim: İsterdim ama çok işim var.
Önemli bir iş toplantısının sabahında da aynı şeyi önerdi:
Bugün öğle yemeğine ne dersin?
Özür diledim.
Sonra toplantı sırasında eşimin bir trafik kazasında öldüğü haberini aldım."
Gözyaşlarıyla anlatıyordu:
"Tanrı eşimi, bir şekilde yalnızca bir saat için bana geri verseydi, öğle yemeğine götürüp onu sevdiğimi söylerdim.
Bu fırsata sahip olabilmek için her şeyimden vazgeçebilirim."
Güzel şarkıcı ve oyuncu Mary Martin, Oscar Hommerstein' in müzikallerinden birinin galası için sahneye çıkmak üzereydi.
Tam o sırada, kansere yakalanmış ve hastalığının son dönemini yaşayan Hommerstein’dan bir mesaj aldı.
Ben aşkı sende bulmadım, var olan bir şeyi verdim sana. Sevdiğim için aşık olmadım, aşık olduğum için sevdim seni. Ben doğuştan aşığım, aşkı sana giydirdim, yakıştı mı? YOK! sana da yakışmadı. Yakıştığı kadar değil, yakışana kadar. Aşk . benim, sevgi benim, yürek benim, can benim. Canım isterse. ...
21 Ekim 2010 Perşembe
BİR SEN YOKSUN ...
Bulut çöktü gözlerime nemlendi müjgan
Yağmur oldu gözyaşım hançer yangısı zaman
Üstümde vebali aşkın bin senaryo kuruyorum
Tutunacak bir el yaslanacak bir omuz arıyorum
Yalnızlığın doruğundayım…. Bir sen yoksun
Aşk yorgunu bu yüreğim aşka yasaklı
Falcı gözlerinde avuçlarım çizgiler zikzaklı
Ölümle yaşam arası ince bir yol her nefes
Feryadımı bulutlar yutuyor benden mi bu sessiz ses
Gözlerim gözlerinde gözlerim ağlamaklı
Sabah gelmişim akşam olmakta… Bir sen yoksun
Gel diyorlar bana ömrünü tamamlamış sevdiklerim
Gel, seni hayata bağlayan sevgilide yok artık
Yatağım terli odam karanlık perdeler örtük
Rüyalar anlamaya başladı gözlerdeki mecazı
Dinliyor gece pili zayıf bir yüreğin çaldığı cazı
Sana gel dedikçe kendini almaktasın kıymete
İstemem gözlerim açık gitsin kıyamete
Ardımdan geleceğini hissetmekte içimdeki sezgi
Ah be gönül hırsızı ah be yürekte ki sevgi
Mutlu ölmem için her şey tamam…Bir sen yoksun
Yağmur oldu gözyaşım hançer yangısı zaman
Üstümde vebali aşkın bin senaryo kuruyorum
Tutunacak bir el yaslanacak bir omuz arıyorum
Yalnızlığın doruğundayım…. Bir sen yoksun
Aşk yorgunu bu yüreğim aşka yasaklı
Falcı gözlerinde avuçlarım çizgiler zikzaklı
Ölümle yaşam arası ince bir yol her nefes
Feryadımı bulutlar yutuyor benden mi bu sessiz ses
Gözlerim gözlerinde gözlerim ağlamaklı
Sabah gelmişim akşam olmakta… Bir sen yoksun
Gel diyorlar bana ömrünü tamamlamış sevdiklerim
Gel, seni hayata bağlayan sevgilide yok artık
Yatağım terli odam karanlık perdeler örtük
Rüyalar anlamaya başladı gözlerdeki mecazı
Dinliyor gece pili zayıf bir yüreğin çaldığı cazı
Sana gel dedikçe kendini almaktasın kıymete
İstemem gözlerim açık gitsin kıyamete
Ardımdan geleceğini hissetmekte içimdeki sezgi
Ah be gönül hırsızı ah be yürekte ki sevgi
Mutlu ölmem için her şey tamam…Bir sen yoksun
SEVGİ SENİ İSTEDİMİ BULUR ...
Zamanı vardır...
Tıpkı baharı, kışın arasan da bulamayacağın gibi...
Ya da bulsan da asla onun gerçek bir bahar olmadığını kabul etmek zorunda olacağın gibi...
O bulduğun sadece bir aldanmışlıktır...
Aldanırsan, tıpkı kış ortasında çiçek açan erik ağaçlarına dönersin...
Kışın ortasında sevinçten çiçek açarsın...
Kış gerçek yüzünü gösterince de donarsın; anlarsın ki yaşadığın bahar kış ortasında yaşanan yalancı bir baharmış...
Erik ağacı gibi donarsın o zaman ve o yaz boşa geçer...
Meyvesiz, kimsesiz...
Sevgi aranmaz...
Sevgi istedi mi seni bulur...
Hiç ummadığın bir anda arkanda beliren bir dost olur bu bazen...
Otobüs durağında ensende hissettiğin bir nefes alır götürür seni sevgiye...
Bir tesadüf sana sevgiyi taşır...
Sen sevgiyi aramamışsındır...
Tıpkı gecikse de gelen ve geleceğinden emin olduğun bahar gibi...
Tıpkı bir sabah kalktığında baharın pürüzsüz yüzü ile karşılaşman gibi bulmuştur seni sevgi...
Sevgiyi kaybederken de cesur olmalısın...
Yüreğin dolu olmalı sabır ve güçle...
Her kaybedilen kazanılan bir derstir zaten...
Sevgi çok şey öğretir severken ve kaybederken...
Sevgiyi kaybederken aslında onu hiç kaybetmek istemediğini öğrenirsin...
Sevgiyi kaybederken, onu kaybetmenin, bulmak kadar güç olmadığını ama acısına katlanmanın ne güç olduğunu öğrenirsin...
Sahipken sevgiye hep yanında olacakmış gibi onu hoyratça harcamışsındır...
Kaybettiğinde ise her an yanında olacağına inanmakla ne büyük yanlış yaptığını anlarsın...
Ve bir daha ki sevginde daha temkinlisindir...
Hem severken, hem kaybederken...
Bir önceki sevgi öğretmiştir bunu sana...
Her kayıp bir derstir almam gereken...
Çünkü hiçbir sevgi tek başına var olamaz...
Ayrılamaz daha öncekilerden...
Tıpkı baharı, kışın arasan da bulamayacağın gibi...
Ya da bulsan da asla onun gerçek bir bahar olmadığını kabul etmek zorunda olacağın gibi...
O bulduğun sadece bir aldanmışlıktır...
Aldanırsan, tıpkı kış ortasında çiçek açan erik ağaçlarına dönersin...
Kışın ortasında sevinçten çiçek açarsın...
Kış gerçek yüzünü gösterince de donarsın; anlarsın ki yaşadığın bahar kış ortasında yaşanan yalancı bir baharmış...
Erik ağacı gibi donarsın o zaman ve o yaz boşa geçer...
Meyvesiz, kimsesiz...
Sevgi aranmaz...
Sevgi istedi mi seni bulur...
Hiç ummadığın bir anda arkanda beliren bir dost olur bu bazen...
Otobüs durağında ensende hissettiğin bir nefes alır götürür seni sevgiye...
Bir tesadüf sana sevgiyi taşır...
Sen sevgiyi aramamışsındır...
Tıpkı gecikse de gelen ve geleceğinden emin olduğun bahar gibi...
Tıpkı bir sabah kalktığında baharın pürüzsüz yüzü ile karşılaşman gibi bulmuştur seni sevgi...
Sevgiyi kaybederken de cesur olmalısın...
Yüreğin dolu olmalı sabır ve güçle...
Her kaybedilen kazanılan bir derstir zaten...
Sevgi çok şey öğretir severken ve kaybederken...
Sevgiyi kaybederken aslında onu hiç kaybetmek istemediğini öğrenirsin...
Sevgiyi kaybederken, onu kaybetmenin, bulmak kadar güç olmadığını ama acısına katlanmanın ne güç olduğunu öğrenirsin...
Sahipken sevgiye hep yanında olacakmış gibi onu hoyratça harcamışsındır...
Kaybettiğinde ise her an yanında olacağına inanmakla ne büyük yanlış yaptığını anlarsın...
Ve bir daha ki sevginde daha temkinlisindir...
Hem severken, hem kaybederken...
Bir önceki sevgi öğretmiştir bunu sana...
Her kayıp bir derstir almam gereken...
Çünkü hiçbir sevgi tek başına var olamaz...
Ayrılamaz daha öncekilerden...
HİSEN YOK BU AKŞAMDA SENİN ..
Hissen yok bu akşamda senin
sen öğleden beri
bu renk renk
bu çeşit çeşit söylenen şarkının
artık haricindesin.
Tankın gölgesi uzandı üstüne kadar,
nerdeyse, habersiz gün batacak.
Tamamen çekmiş göğsünden akan kanı
büyük ve mütehammil toprak.
Her şeyin ne kadar şikâyetsiz
saatin hâlâ işliyor bileğinde,
onu akşamdan akşama kurardın,
tabii biraz sonra duracak.
Bugün günlerden cumartesi,
dün yazdığın mektup,
ancak, dört gün sonra eline değecek karının.
Senin orada eskisi gibi sesin işitilecek,
sesin teselli edecek
düşünür gibi gülecek,
kısaca : Yaşayacaksın.
Çocuğun o akşam yazdığı cevapta
bahsedecek çiçek açtığından
bahçenizdeki ağaçların.
Güneş battı,
yıldızlar doğacak biraz sonra,
şimdi karnın acıkmış olacaktı.
Çantanda tayının ve konserven var,
cebinde, yemekten sonra içecek sigaran.
sen öğleden beri
bu renk renk
bu çeşit çeşit söylenen şarkının
artık haricindesin.
Tankın gölgesi uzandı üstüne kadar,
nerdeyse, habersiz gün batacak.
Tamamen çekmiş göğsünden akan kanı
büyük ve mütehammil toprak.
Her şeyin ne kadar şikâyetsiz
saatin hâlâ işliyor bileğinde,
onu akşamdan akşama kurardın,
tabii biraz sonra duracak.
Bugün günlerden cumartesi,
dün yazdığın mektup,
ancak, dört gün sonra eline değecek karının.
Senin orada eskisi gibi sesin işitilecek,
sesin teselli edecek
düşünür gibi gülecek,
kısaca : Yaşayacaksın.
Çocuğun o akşam yazdığı cevapta
bahsedecek çiçek açtığından
bahçenizdeki ağaçların.
Güneş battı,
yıldızlar doğacak biraz sonra,
şimdi karnın acıkmış olacaktı.
Çantanda tayının ve konserven var,
cebinde, yemekten sonra içecek sigaran.
GEÇ KALMIŞ SORU BU ....
Gümbür gümbür atar durur
Göğsümün sol tarafında
Hayat, aşk, iyilik, cesaret
Ne varsa bu yürektedir
Bu yürek durmayagörsün
Kodunsa bul dünyaları
Yüreğim benim bir tanem
Velinimetim, efendim
Durma, çarp, vur, ses ver aman
Aşık kulağım sendedir. Aşkımı verdim sana yüreğimi verdim.
Aşk sendin sen yüreğimdin.
Her atışı senin iki hecelik ismini fısıldardı.
Kimse anlamazdı ama sen duyardın hak etmişmiydin bunu?
Böyle derin bir aşkla sevilmeyi hak etmişmiydin?
Geç kalmış bir soru bu...
Nasıl hissettiysem öyle yaşadım ben aşkımı.
Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım sana aşk olmazdı onun adı.
Böyle yaşadım hep ben sen beğensende beğenmesende...
Hesaplı aşklar bana göre değil.
"Ne verirsem ne alırım?"
sorusunu soranlardan olmadım.
Senin için attı yüreğim bunu söylemektende gocunmadım.
Umutlarımı verdim sana hayallerimi verdim
bir gelecek düşledim seninle hatamıydı?
Yarım aşkları kaç kovala oyunları
göstermelik dargınlıkları bırakıp bir kenara
bu günü dolu dolu yaşarken
yarına dair umutlar besledim.
Hepsinde sen vardın sensiz olmayacaktım
bu günüde yarınıda seninle yaşayacaktım.
Bu hayatta ne olacaksa iyi yada kötü
birlikte karşılayacaktık.
Bazen bir türk filmi tadında
bazen gerçeklerin tam ortasında yaşayacaktık.
Bir birimize güç verecektik
hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alacaktık.
Ruhumu verdim sana bedenimi verdim
olmadığın zamanlarda ruhumu bıraktım sana
yanlız kalmayasın diye.
Çünkü sensiz olamazdı benim ruhum
içimi sıkıntılar basardı.
Müebbete mahkum bir hükümlü gibi
bedenime tünel kazıp firar etmeyi düşünürdü hep.
Bu yüzden özgür bırakırdım onu.
Ve ruhumun gideceği tek yer
her zaman senin yanındı.
Ya bedenim ?
Gözlerim gördüğü hiç bir şeyi
ayıramazdı sensizken.
Ellerim dokunamazdı hiçbir şeye
yürümezdi bacaklarım senin olmadığın yollarda.
Oysa sana her dokunuşum
yeniden doğuşu olurdu bedenimin
yenilenir arınır çıkardı karşına her zaman.
Göğsümün sol tarafında
Hayat, aşk, iyilik, cesaret
Ne varsa bu yürektedir
Bu yürek durmayagörsün
Kodunsa bul dünyaları
Yüreğim benim bir tanem
Velinimetim, efendim
Durma, çarp, vur, ses ver aman
Aşık kulağım sendedir. Aşkımı verdim sana yüreğimi verdim.
Aşk sendin sen yüreğimdin.
Her atışı senin iki hecelik ismini fısıldardı.
Kimse anlamazdı ama sen duyardın hak etmişmiydin bunu?
Böyle derin bir aşkla sevilmeyi hak etmişmiydin?
Geç kalmış bir soru bu...
Nasıl hissettiysem öyle yaşadım ben aşkımı.
Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım sana aşk olmazdı onun adı.
Böyle yaşadım hep ben sen beğensende beğenmesende...
Hesaplı aşklar bana göre değil.
"Ne verirsem ne alırım?"
sorusunu soranlardan olmadım.
Senin için attı yüreğim bunu söylemektende gocunmadım.
Umutlarımı verdim sana hayallerimi verdim
bir gelecek düşledim seninle hatamıydı?
Yarım aşkları kaç kovala oyunları
göstermelik dargınlıkları bırakıp bir kenara
bu günü dolu dolu yaşarken
yarına dair umutlar besledim.
Hepsinde sen vardın sensiz olmayacaktım
bu günüde yarınıda seninle yaşayacaktım.
Bu hayatta ne olacaksa iyi yada kötü
birlikte karşılayacaktık.
Bazen bir türk filmi tadında
bazen gerçeklerin tam ortasında yaşayacaktık.
Bir birimize güç verecektik
hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alacaktık.
Ruhumu verdim sana bedenimi verdim
olmadığın zamanlarda ruhumu bıraktım sana
yanlız kalmayasın diye.
Çünkü sensiz olamazdı benim ruhum
içimi sıkıntılar basardı.
Müebbete mahkum bir hükümlü gibi
bedenime tünel kazıp firar etmeyi düşünürdü hep.
Bu yüzden özgür bırakırdım onu.
Ve ruhumun gideceği tek yer
her zaman senin yanındı.
Ya bedenim ?
Gözlerim gördüğü hiç bir şeyi
ayıramazdı sensizken.
Ellerim dokunamazdı hiçbir şeye
yürümezdi bacaklarım senin olmadığın yollarda.
Oysa sana her dokunuşum
yeniden doğuşu olurdu bedenimin
yenilenir arınır çıkardı karşına her zaman.
YORGUN VAKİT LERİM....
Umutsuz günlerin acısını çıkardım bir bir,
Yorgun vakitlerim,
Uzun bir kış uykusundan uyandı önce,
Avazım çıktığı kadar seslendim dost yüreklere,
Görmeyi öğrendim.
Artık benim yüzümden değildi bütün olumsuzluklar,
Artık işe yaramaz bir fani değildim şu koskoca alemde,
Bende vardım,bende sevebilir,sevilebilirdim doyasıya,
Buz gibi pınarlarından içebilirdim kana kana,
Susuzluğuma kandım.
Karanlık korkulrım ilk ışıkla birlikte yitip gitti,
Güneşi ısıttı yüreğim,
Buz gibi havalarda üşümeyi öğrendim.
Yazamazdım ya eskiden,konuşamazdım ya,
Dilim dönmezdi bir türlü söylemek istediklerime,
Ben konuşmayı yazarken öğrendim.... Seni seviyorum Çok sevdim seni nefesim gibi sevdim gel dedin geldim git dedin gittim… Asi başımı karşında gönüllü eğdim neden derdin hep neden sevdin hep ve neden uysal oldun dedin. Neden mi sevdin dedin. Gönlüme şık canıma nefes olmayı sağladığın için sözünün eri er...inin aşk olduğunu hissettiğin için seviyorum. cesur et kalıp aşkıma beni sahiplenecek güce sahip olduğun için seviyorum.menfaatsizce bana bağlı kaldığın için seviyorum aklıma engel değil yüreğimi aklımı konuşturduğun için seviyorum sevmekten yorulmuyorum nefes alırken şükrüm olurken sende dilimde olduğum için seviyorum..hakka aşık ben hakka seninle daha çok yaklaşıyorum kıymetlim nefesim neferim ..seni seviyorum
Yorgun vakitlerim,
Uzun bir kış uykusundan uyandı önce,
Avazım çıktığı kadar seslendim dost yüreklere,
Görmeyi öğrendim.
Artık benim yüzümden değildi bütün olumsuzluklar,
Artık işe yaramaz bir fani değildim şu koskoca alemde,
Bende vardım,bende sevebilir,sevilebilirdim doyasıya,
Buz gibi pınarlarından içebilirdim kana kana,
Susuzluğuma kandım.
Karanlık korkulrım ilk ışıkla birlikte yitip gitti,
Güneşi ısıttı yüreğim,
Buz gibi havalarda üşümeyi öğrendim.
Yazamazdım ya eskiden,konuşamazdım ya,
Dilim dönmezdi bir türlü söylemek istediklerime,
Ben konuşmayı yazarken öğrendim.... Seni seviyorum Çok sevdim seni nefesim gibi sevdim gel dedin geldim git dedin gittim… Asi başımı karşında gönüllü eğdim neden derdin hep neden sevdin hep ve neden uysal oldun dedin. Neden mi sevdin dedin. Gönlüme şık canıma nefes olmayı sağladığın için sözünün eri er...inin aşk olduğunu hissettiğin için seviyorum. cesur et kalıp aşkıma beni sahiplenecek güce sahip olduğun için seviyorum.menfaatsizce bana bağlı kaldığın için seviyorum aklıma engel değil yüreğimi aklımı konuşturduğun için seviyorum sevmekten yorulmuyorum nefes alırken şükrüm olurken sende dilimde olduğum için seviyorum..hakka aşık ben hakka seninle daha çok yaklaşıyorum kıymetlim nefesim neferim ..seni seviyorum
ÖYLESİNE BİR DÜNYA....
Kimi gece buz keser yorgan görmeyen sırtım
Dağınık yatağımda sarhoşken sezgilerim
Geceye sis bastıGÖZLERİMİ UMUDA AÇTIM
Gözlerimi umuda açtım,
İlk gördüğüm güneşin içimi ısıtan,
İliklerime dek hissettiğim sıcaklığıydı.
Dost yüzlerdi sabahları penceremi açtığımda gülümsediğim.
Yeni bir güne,
Yeni umutlarla yelken açtı yüreğim.
Durma noktasında,
Ufuklarda beliriveren,
Martıların çığlıklarında yol aldı gemim.
Denizi gördüm,
Işıl ışıl yansıtırken yüzünü yüreğime,
Bir daha aşık oldum,
Her yeni güne yeni umutlarla.
İki yusufcuk kondu pencereme,
Işıkların gölgesinde yayıldı çimenlerin üstüne gelincikler,
Şükürlerde kaldım,
Şükürler ettim yaradana.
Kuşluk vaktinin dualarına uzandı ellerim,
Daha büyük aşkla uyandı artık sabahlarım.
Gözlerimi umuda açmanın betimlemesiyle
Sevgilerime seslendim,sevgililerime seslendim,
Sevdalar topladım dallarından,Çiçekler derdim.
Hep umutlarda kaldım,
Hep hoşgörünün dileğinde,
Umut dağıttım ellerimle,
Tüm kapandı artık rıhtımBEN KONUŞMAYI YAZARKEN ÖĞRENDİM
Hiç konuşamazdım eskiden,
Dilim dönmez,ağzım konuşmaz olur lal keserdi!
Söyleyemezdim hissettiklerimi,
Doyasıya avazım çıktığı kadar bağıramazdım.
Koşmayı bilmezdim,
Yürümeyide çok geç öğrendim hoş,
Ellerim kalem tutmayı bilmezdi,
Gözlerimse görmeyi bir türlü beceremezdi...
Şarkılar susar,
Kulaklarım duymaz olur işitemezdim.
Kuşlar benim yüzümden ötmeyi öğrenememişlerdi,
Kelebekler bir günlük ömürlerinde,
Uçamazlardı.
Benim yüzümdendi sanki bu olumsuzluklar,
Kör bıçaklarda ekmeğimi kesemezdim,
Öylesine bir dünyada,
Faniydim boş ve biçare.
Susamışlığım olurdu hep buz gibi pınrlardan,
Bir türlü kana kana içemezdim,
Hep yorgun vakitlere açardım gözlerimi,
Hep karanlıklar sarardı korkularımı,
Üşümeyi bilmezdim...
Neden var olduğumu düşünemezdim bile,
Varlığım bile zul gelirdi,
Yürütemezdim.
......
Dost sesleri duydu ilk kulaklarım,
Bir el uzandı,bir el daha derken yürümeyi öğrendim.
Dağınık yatağımda sarhoşken sezgilerim
Geceye sis bastıGÖZLERİMİ UMUDA AÇTIM
Gözlerimi umuda açtım,
İlk gördüğüm güneşin içimi ısıtan,
İliklerime dek hissettiğim sıcaklığıydı.
Dost yüzlerdi sabahları penceremi açtığımda gülümsediğim.
Yeni bir güne,
Yeni umutlarla yelken açtı yüreğim.
Durma noktasında,
Ufuklarda beliriveren,
Martıların çığlıklarında yol aldı gemim.
Denizi gördüm,
Işıl ışıl yansıtırken yüzünü yüreğime,
Bir daha aşık oldum,
Her yeni güne yeni umutlarla.
İki yusufcuk kondu pencereme,
Işıkların gölgesinde yayıldı çimenlerin üstüne gelincikler,
Şükürlerde kaldım,
Şükürler ettim yaradana.
Kuşluk vaktinin dualarına uzandı ellerim,
Daha büyük aşkla uyandı artık sabahlarım.
Gözlerimi umuda açmanın betimlemesiyle
Sevgilerime seslendim,sevgililerime seslendim,
Sevdalar topladım dallarından,Çiçekler derdim.
Hep umutlarda kaldım,
Hep hoşgörünün dileğinde,
Umut dağıttım ellerimle,
Tüm kapandı artık rıhtımBEN KONUŞMAYI YAZARKEN ÖĞRENDİM
Hiç konuşamazdım eskiden,
Dilim dönmez,ağzım konuşmaz olur lal keserdi!
Söyleyemezdim hissettiklerimi,
Doyasıya avazım çıktığı kadar bağıramazdım.
Koşmayı bilmezdim,
Yürümeyide çok geç öğrendim hoş,
Ellerim kalem tutmayı bilmezdi,
Gözlerimse görmeyi bir türlü beceremezdi...
Şarkılar susar,
Kulaklarım duymaz olur işitemezdim.
Kuşlar benim yüzümden ötmeyi öğrenememişlerdi,
Kelebekler bir günlük ömürlerinde,
Uçamazlardı.
Benim yüzümdendi sanki bu olumsuzluklar,
Kör bıçaklarda ekmeğimi kesemezdim,
Öylesine bir dünyada,
Faniydim boş ve biçare.
Susamışlığım olurdu hep buz gibi pınrlardan,
Bir türlü kana kana içemezdim,
Hep yorgun vakitlere açardım gözlerimi,
Hep karanlıklar sarardı korkularımı,
Üşümeyi bilmezdim...
Neden var olduğumu düşünemezdim bile,
Varlığım bile zul gelirdi,
Yürütemezdim.
......
Dost sesleri duydu ilk kulaklarım,
Bir el uzandı,bir el daha derken yürümeyi öğrendim.
YÜREGİMDE KAN AGLAR BİR TEBESÜM İÇİN ..
Parlayan gözleri billur durusu
Bu gece benimle kal der gibiydi
Etrafı dört duvar karşıda dağlar
Yazgısı karaymış kader kin bağlar
Yüzünde tebessüm içi kan ağlar
Gözümde yaşları sil der gibiydi
Güneşe aldanıp nura vurulmuş
Evvel fırtınaymış sonra durulmuş
Tuttuğu dalları çabuk kırılmış
Şevkimi kırıyor dil der gibiydi
Yanında evladı bir de Allah’ı
Yılardır içinde boğulur ahı
Güneşle sarılsın her bir cenahı
Beni bu mahşerde bul der gibiydi
Dilinden düşmüyor sevda türküsü
Ruhunu kaplamış hasret ürküsü
Yazıldı çizildi yaşam öyküsü
İşte bu hayatım bil der gibiydi
Yüreğin, gönlümü saldığım kapı
Kalemin, öğütler aldığım kapı
Coşari, dost bilip çaldığım kapı
Beni de dünyana al der gibiydiKÜSTÜM ÇİÇEĞİ
Nerden düştün gönlüme aşığım sözlerine
Sevginin tek sözcüsü aşk yurdunun sefiri
Asumanı sermişler okyanus gözlerine
Düşüme düştün birden gecemin misafiri
Dalgalar saldırıda kumdan kaleme karşı
Savunmasız yüreğim titrerken serçe gibi
Yoruldum yangınlardan çatlıyor sabır taşı
Olmuyor, biliyorum, ayrılığın galibi
Hüzne alıştı kalbim mutluluk nasıl bir şey
Nasıl bir şey bu aşkın büyüsüne yaslanmak
Korkular yüreğinde çoğalırken peyderpey
Nasıl bir şey hasretin gözyaşında ıslanmak
Aklımda çılgın dilek terletir bedenimi
Karanlık geleceğe yönelirken akışlar
Ayrılık rüzgarları buz keserken tenimi
İntihar etmek için suya düştü bakışlar
Yürekten can damladı aşk denen kutsal suya
Arzudan şaha kalkmış dudaklar titremekte
Sevmeye cezalıyken sevildi doyasıya
Titreyen dudaklar ki dudağı istemekte
Gözlerimin ufkunda durur küstüm çiçeği
Kirpiklerim birleşse korkusundan kapanır
Hasretin ateşinden kurur küstüm çiçeği
Parmağın dokunuşu aşkın bitişi sanır
Bu gece benimle kal der gibiydi
Etrafı dört duvar karşıda dağlar
Yazgısı karaymış kader kin bağlar
Yüzünde tebessüm içi kan ağlar
Gözümde yaşları sil der gibiydi
Güneşe aldanıp nura vurulmuş
Evvel fırtınaymış sonra durulmuş
Tuttuğu dalları çabuk kırılmış
Şevkimi kırıyor dil der gibiydi
Yanında evladı bir de Allah’ı
Yılardır içinde boğulur ahı
Güneşle sarılsın her bir cenahı
Beni bu mahşerde bul der gibiydi
Dilinden düşmüyor sevda türküsü
Ruhunu kaplamış hasret ürküsü
Yazıldı çizildi yaşam öyküsü
İşte bu hayatım bil der gibiydi
Yüreğin, gönlümü saldığım kapı
Kalemin, öğütler aldığım kapı
Coşari, dost bilip çaldığım kapı
Beni de dünyana al der gibiydiKÜSTÜM ÇİÇEĞİ
Nerden düştün gönlüme aşığım sözlerine
Sevginin tek sözcüsü aşk yurdunun sefiri
Asumanı sermişler okyanus gözlerine
Düşüme düştün birden gecemin misafiri
Dalgalar saldırıda kumdan kaleme karşı
Savunmasız yüreğim titrerken serçe gibi
Yoruldum yangınlardan çatlıyor sabır taşı
Olmuyor, biliyorum, ayrılığın galibi
Hüzne alıştı kalbim mutluluk nasıl bir şey
Nasıl bir şey bu aşkın büyüsüne yaslanmak
Korkular yüreğinde çoğalırken peyderpey
Nasıl bir şey hasretin gözyaşında ıslanmak
Aklımda çılgın dilek terletir bedenimi
Karanlık geleceğe yönelirken akışlar
Ayrılık rüzgarları buz keserken tenimi
İntihar etmek için suya düştü bakışlar
Yürekten can damladı aşk denen kutsal suya
Arzudan şaha kalkmış dudaklar titremekte
Sevmeye cezalıyken sevildi doyasıya
Titreyen dudaklar ki dudağı istemekte
Gözlerimin ufkunda durur küstüm çiçeği
Kirpiklerim birleşse korkusundan kapanır
Hasretin ateşinden kurur küstüm çiçeği
Parmağın dokunuşu aşkın bitişi sanır
BU KAİLP SENİ CAN BELER SEVDİGİM ...
Kimi sorgularında boğulduğum
Yokluğun ki ah,
Dokunmasızlığında kendimle boğuştuğum.
Yokluğun gülüm,
Bu ozan yüreğime kısmet
En hoyrat diyet dediğim
Yokluğun,
Her dokunduğum yerde seni bulduğum
Yorgun adımlarımla şehirler aştığım
Ölüler kentinde ruhunu aradığım
Yokluğun,
Serin ırmaklara dalarak seni haykırdığım
Yazılmış tüm kitaplarda nurunu bulduğum.
Yokluğun ki bir tanem;
Varlığını her şeyden üstün tuttuğum
Kıymetini bilemediğim mutluluğum
Dizlerine kapanarak huzur bulduğum
Yokluğun, belki de en içli yalnızlığım.
Yokluğun şiir bakışlım;
Yaşamsal gözlerindeki asil arsızlığım
Kutsal yüreğindeki arsız susuzluğum
Yitmiş günlerimdeki nazlı huysuzluğum
Aynamdaki ışığım, bardağımdaki çayım
Dizlerimdeki direnç, dudağımdaki narım
Suya düşen gölgem, bedenimdeki hicranım
Çilemin tezgâhı, ruhumdaki sevda mintanım
Gönlümdeki direnç, aşk ülkemin eşsiz sultanı.
Yokluğun, fersiz gözlerimdeki düşsel sarayım
Yokluğun, çaresizliğimde sarıldığım anlarım
Yokluğun, tükenen yaşamdaki son baharım.
Kirlenmesin diye. SEVDİĞİNİ SÖYLER DİLİM
Gönlümdeki aşk denilen baharda
Yaprak yaprak açıverdi güllerim
Nefesinde esip duran rüzgarda
Mis kokular saçıverdi güllerim
Sevdiğini söyler hala dillerim
Karlar erir başlar seller sevdiğim
Yaban eller ırak eller sevdiğim
Bu kalp seni canan beller sevdiğim
Aşk şerbeti içiverdi güllerim
Sevdiğini söyler hala dillerim
Her gülüşün umut olur mahkuma
Vuslat için medet sorar zakkuma
Mecnun gibi göçer çöldeki kuma
Tüm umutlar uçuverdi güllerim
Sevdiğini söyler hala dillerim
Coşari der aşk korunda yanmışım
Sevdiğimi canımdan can sanmışım
Aşk adına her bir söze kanmışım
Yokluğun ki ah,
Dokunmasızlığında kendimle boğuştuğum.
Yokluğun gülüm,
Bu ozan yüreğime kısmet
En hoyrat diyet dediğim
Yokluğun,
Her dokunduğum yerde seni bulduğum
Yorgun adımlarımla şehirler aştığım
Ölüler kentinde ruhunu aradığım
Yokluğun,
Serin ırmaklara dalarak seni haykırdığım
Yazılmış tüm kitaplarda nurunu bulduğum.
Yokluğun ki bir tanem;
Varlığını her şeyden üstün tuttuğum
Kıymetini bilemediğim mutluluğum
Dizlerine kapanarak huzur bulduğum
Yokluğun, belki de en içli yalnızlığım.
Yokluğun şiir bakışlım;
Yaşamsal gözlerindeki asil arsızlığım
Kutsal yüreğindeki arsız susuzluğum
Yitmiş günlerimdeki nazlı huysuzluğum
Aynamdaki ışığım, bardağımdaki çayım
Dizlerimdeki direnç, dudağımdaki narım
Suya düşen gölgem, bedenimdeki hicranım
Çilemin tezgâhı, ruhumdaki sevda mintanım
Gönlümdeki direnç, aşk ülkemin eşsiz sultanı.
Yokluğun, fersiz gözlerimdeki düşsel sarayım
Yokluğun, çaresizliğimde sarıldığım anlarım
Yokluğun, tükenen yaşamdaki son baharım.
Kirlenmesin diye. SEVDİĞİNİ SÖYLER DİLİM
Gönlümdeki aşk denilen baharda
Yaprak yaprak açıverdi güllerim
Nefesinde esip duran rüzgarda
Mis kokular saçıverdi güllerim
Sevdiğini söyler hala dillerim
Karlar erir başlar seller sevdiğim
Yaban eller ırak eller sevdiğim
Bu kalp seni canan beller sevdiğim
Aşk şerbeti içiverdi güllerim
Sevdiğini söyler hala dillerim
Her gülüşün umut olur mahkuma
Vuslat için medet sorar zakkuma
Mecnun gibi göçer çöldeki kuma
Tüm umutlar uçuverdi güllerim
Sevdiğini söyler hala dillerim
Coşari der aşk korunda yanmışım
Sevdiğimi canımdan can sanmışım
Aşk adına her bir söze kanmışım
UMUTSUZ GECELERİN SABAHI YOK YÜREGİM ..
Sevişmelerimiz bir ayindi benim için
varsa bir sevda tanrısı ona sunulmuş en güzel adaktı.
Hayatımı verdim sana
can deseydin onuda alırdın benden
gözümü bile kırpmazdım.
Zaten aşk bu değilmidir?
Sevgiliye dokunduğun anda
"ölsem umrumda bile olmaz" demek değilmidir aşk?
Bunu demiyorsan eğer neden yaşayasın aşkı?
Bütün bunlar yetmedi sana biliyorum
yetseydi eğer şimdi bunları yazıyor olmazdım zaten.
Serzeniş sanma bunları
ben hatayı kendimde arıyorum.
Belkide küçücük bir şey yeterli olacaktı herşey için.
Gönüllüydüm yoldan çıkmaya
çıktımda senin için değil kendim için yaptım bunları
sonunda acı olsada...
Şimdi bir tek mavi kaldı bende.
Birtek onu vermedim sana... AŞK NEDİR
Öncesi iki gönül birbirinden hoşlanır
Dinlediği şarkılar gönüllerde meşk olur
Gönül sevda suyunda haşlandıkça haşlanır
Aşk hasret ateşinde eridikçe aşk olur
Hasret korunda sevda sarınca tüm bedeni
Koyu bir karanlığa döner bu resmin fonu
Çaresizlikler midir ayrılığın nedeni
Gözyaşı olmamalı bütün aşkların sonu
Aşkla yaktığın kalbin akıttığın gözyaşın
Hesabı vicdanında azap olup kalacak
O koca yüreğine kor olup düşen taşın
Sanma alevi söner kezzap olup kalacak
Umutsuz gecelerin sabahı yok yüreğim
Ağlayan her yüreğin arkasında nefret var
Bir kadın gözyaşının günahı çok yüreğim
Dindirdiğin yaşların arkasın da cennet var
Söyle nasıl yapayım ben aşkın tarifini
Aşk düştüğü yüreğin her sözüne kanmaktır
Bulamadım bunca yıl bu aşkın arifini
Aşk hasret ateşinde diri diri yanmaktırYokluğun,
Sol göğsümdeki o hazin boşluğum
Yokluğun,
Varsıl düşünüşlerimle sana tokluğum
Yokluğun,
Sancılı gecelerde yangınlara durduğum
Yokluğun,
Her çaresizliğimde varlığına sokulduğum
Yokluğun,
Her adımda seni sorduğum, yorulduğum
Yokluğun ki,
Yosun bakışlarına dolanarak,
Denizlerinde alabora olduğum
Yokluğun,
varsa bir sevda tanrısı ona sunulmuş en güzel adaktı.
Hayatımı verdim sana
can deseydin onuda alırdın benden
gözümü bile kırpmazdım.
Zaten aşk bu değilmidir?
Sevgiliye dokunduğun anda
"ölsem umrumda bile olmaz" demek değilmidir aşk?
Bunu demiyorsan eğer neden yaşayasın aşkı?
Bütün bunlar yetmedi sana biliyorum
yetseydi eğer şimdi bunları yazıyor olmazdım zaten.
Serzeniş sanma bunları
ben hatayı kendimde arıyorum.
Belkide küçücük bir şey yeterli olacaktı herşey için.
Gönüllüydüm yoldan çıkmaya
çıktımda senin için değil kendim için yaptım bunları
sonunda acı olsada...
Şimdi bir tek mavi kaldı bende.
Birtek onu vermedim sana... AŞK NEDİR
Öncesi iki gönül birbirinden hoşlanır
Dinlediği şarkılar gönüllerde meşk olur
Gönül sevda suyunda haşlandıkça haşlanır
Aşk hasret ateşinde eridikçe aşk olur
Hasret korunda sevda sarınca tüm bedeni
Koyu bir karanlığa döner bu resmin fonu
Çaresizlikler midir ayrılığın nedeni
Gözyaşı olmamalı bütün aşkların sonu
Aşkla yaktığın kalbin akıttığın gözyaşın
Hesabı vicdanında azap olup kalacak
O koca yüreğine kor olup düşen taşın
Sanma alevi söner kezzap olup kalacak
Umutsuz gecelerin sabahı yok yüreğim
Ağlayan her yüreğin arkasında nefret var
Bir kadın gözyaşının günahı çok yüreğim
Dindirdiğin yaşların arkasın da cennet var
Söyle nasıl yapayım ben aşkın tarifini
Aşk düştüğü yüreğin her sözüne kanmaktır
Bulamadım bunca yıl bu aşkın arifini
Aşk hasret ateşinde diri diri yanmaktırYokluğun,
Sol göğsümdeki o hazin boşluğum
Yokluğun,
Varsıl düşünüşlerimle sana tokluğum
Yokluğun,
Sancılı gecelerde yangınlara durduğum
Yokluğun,
Her çaresizliğimde varlığına sokulduğum
Yokluğun,
Her adımda seni sorduğum, yorulduğum
Yokluğun ki,
Yosun bakışlarına dolanarak,
Denizlerinde alabora olduğum
Yokluğun,
NE VARSA YÜREK TEDİR ..
Gümbür gümbür atar durur
Göğsümün sol tarafında
Hayat, aşk, iyilik, cesaret
Ne varsa bu yürektedir
Bu yürek durmayagörsün
Kodunsa bul dünyaları
Yüreğim benim bir tanem
Velinimetim, efendim
Durma, çarp, vur, ses ver aman
Aşık kulağım sendedir. Aşkımı verdim sana yüreğimi verdim.
Aşk sendin sen yüreğimdin.
Her atışı senin iki hecelik ismini fısıldardı.
Kimse anlamazdı ama sen duyardın hak etmişmiydin bunu?
Böyle derin bir aşkla sevilmeyi hak etmişmiydin?
Geç kalmış bir soru bu...
Nasıl hissettiysem öyle yaşadım ben aşkımı.
Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım sana aşk olmazdı onun adı.
Böyle yaşadım hep ben sen beğensende beğenmesende...
Hesaplı aşklar bana göre değil.
"Ne verirsem ne alırım?"
sorusunu soranlardan olmadım.
Senin için attı yüreğim bunu söylemektende gocunmadım.
Umutlarımı verdim sana hayallerimi verdim
bir gelecek düşledim seninle hatamıydı?
Yarım aşkları kaç kovala oyunları
göstermelik dargınlıkları bırakıp bir kenara
bu günü dolu dolu yaşarken
yarına dair umutlar besledim.
Hepsinde sen vardın sensiz olmayacaktım
bu günüde yarınıda seninle yaşayacaktım.
Bu hayatta ne olacaksa iyi yada kötü
birlikte karşılayacaktık.
Bazen bir türk filmi tadında
bazen gerçeklerin tam ortasında yaşayacaktık.
Bir birimize güç verecektik
hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alacaktık.
Ruhumu verdim sana bedenimi verdim
olmadığın zamanlarda ruhumu bıraktım sana
yanlız kalmayasın diye.
Çünkü sensiz olamazdı benim ruhum
içimi sıkıntılar basardı.
Müebbete mahkum bir hükümlü gibi
bedenime tünel kazıp firar etmeyi düşünürdü hep.
Bu yüzden özgür bırakırdım onu.
Ve ruhumun gideceği tek yer
her zaman senin yanındı.
Ya bedenim ?
Gözlerim gördüğü hiç bir şeyi
ayıramazdı sensizken.
Ellerim dokunamazdı hiçbir şeye
yürümezdi bacaklarım senin olmadığın yollarda.
Oysa sana her dokunuşum
yeniden doğuşu olurdu bedenimin
yenilenir arınır çıkardı karşına her zaman.
Göğsümün sol tarafında
Hayat, aşk, iyilik, cesaret
Ne varsa bu yürektedir
Bu yürek durmayagörsün
Kodunsa bul dünyaları
Yüreğim benim bir tanem
Velinimetim, efendim
Durma, çarp, vur, ses ver aman
Aşık kulağım sendedir. Aşkımı verdim sana yüreğimi verdim.
Aşk sendin sen yüreğimdin.
Her atışı senin iki hecelik ismini fısıldardı.
Kimse anlamazdı ama sen duyardın hak etmişmiydin bunu?
Böyle derin bir aşkla sevilmeyi hak etmişmiydin?
Geç kalmış bir soru bu...
Nasıl hissettiysem öyle yaşadım ben aşkımı.
Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım sana aşk olmazdı onun adı.
Böyle yaşadım hep ben sen beğensende beğenmesende...
Hesaplı aşklar bana göre değil.
"Ne verirsem ne alırım?"
sorusunu soranlardan olmadım.
Senin için attı yüreğim bunu söylemektende gocunmadım.
Umutlarımı verdim sana hayallerimi verdim
bir gelecek düşledim seninle hatamıydı?
Yarım aşkları kaç kovala oyunları
göstermelik dargınlıkları bırakıp bir kenara
bu günü dolu dolu yaşarken
yarına dair umutlar besledim.
Hepsinde sen vardın sensiz olmayacaktım
bu günüde yarınıda seninle yaşayacaktım.
Bu hayatta ne olacaksa iyi yada kötü
birlikte karşılayacaktık.
Bazen bir türk filmi tadında
bazen gerçeklerin tam ortasında yaşayacaktık.
Bir birimize güç verecektik
hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alacaktık.
Ruhumu verdim sana bedenimi verdim
olmadığın zamanlarda ruhumu bıraktım sana
yanlız kalmayasın diye.
Çünkü sensiz olamazdı benim ruhum
içimi sıkıntılar basardı.
Müebbete mahkum bir hükümlü gibi
bedenime tünel kazıp firar etmeyi düşünürdü hep.
Bu yüzden özgür bırakırdım onu.
Ve ruhumun gideceği tek yer
her zaman senin yanındı.
Ya bedenim ?
Gözlerim gördüğü hiç bir şeyi
ayıramazdı sensizken.
Ellerim dokunamazdı hiçbir şeye
yürümezdi bacaklarım senin olmadığın yollarda.
Oysa sana her dokunuşum
yeniden doğuşu olurdu bedenimin
yenilenir arınır çıkardı karşına her zaman.
GÖNLÜME NİCE DEYDİN GÖNÜL YILDIZIM ....
sakın seni severken başka birisine meyl ettiğimi düşünme. Tek bir cümlem var öznesi sen kokan, yüklemi el kokan. Sen varken gizlice hangi yasak düş’ü peydahladım düşlerime. Senden başka hangi yüzde kuruladım gözlerimin rutubetini. Hüzün çalan mürekkebimi senden başka hangi dudağa özne bilmişim. Yok yok..Senden başka bir yâr bilmedim ben. Biliyorum bu sevdadan her zaman vazgeçmek isteyen taraf ben zannedildim. Gitmek için bahaneler üreten hep benim dilimdi. Ama gitmedim..Ama vazgeçmedim. Çünki ben seni dudaklarıma “ unutmak “ için mühürlemedim. Ben seni bir gün gittiğinde cevap hakkımı kullandığım cümlelerde harcamak için Elif’ime ellerini vermeni istemedim. Ben sende “ kendimi “ sen kadar yakın bulduğum sevdim seni. Bereket diye aşıma, azığıma kattım seni, yalnızlığımı avutasın diye değil…Ben seni dua bildim semaya uzanan yakarışlarımda, ölümü dudaklarında hediye eyleyesin diye değil…Yürek sancımın tek refakatçisi, durma öyle ölüm gibi suskun suskun. Omuzlarındaki tüm umut türkülerini yığ kapıma. Gözbebeklerine istiflediğin hüzün yüklerini bırak avuçlarıma. Hadi uzat ellerini, yüreğimde nüfus edinen ölüme karşı saf tutalım gülüşlerimizle. Hadi daya yüreğini yüreğime, hayat yolunda bir an tökezleyen yarınlarımızı “ umut”landıralım nefesimizle.
Hadi üzerimdeki tüm sıfatları çıkardım..
Sadece seni giyindim.
Suretimi de bıraktım geçmişime / aslım sadece sana ait…
Gayri senin yürek rahmine düşmekte nüfusum..
Soyundum benliğimden..
Unutuldum bendeki bensizliğimden..
Düşürüyorum kendimden..
Tut beni yüreğimden,
Tut ne olur kendime ait kirpiklerimden..
Yolumuz uzun lakin susuzluğum aşikar..
Suskunluğuma aldanma birazdan unutulmuşluğum azar..
En iyisi ölüm beni yakalamadan,
Varlığına kat beni..
Çünki hiçliğim ancak sende anlam kazanır.. GÖNÜL YILDIZIM
Kabusla boğuşurken gecenin gazabında
Bütün karanlıkları boğdun gönül yıldızım
Gönül acı çekerken yalnızlık azabında
Yüreğime uzaktan doğdun gönül yıldızım
Aşk dağından fırlayan çığdın gönül yıldızım
Sımsıcak gülüşlerle kalp yerinden fırladı
Sohbetler uzadıkça aşk ateşi parladı
Gözlerindeki nurun yüreğimi zorladı
Salkım salkım bağrımda bağdın gönül yıldızım
Damla damla sevdayı sağdın gönül yıldızım
Söyle bana sevgili gönül gözlerin kimin
Gönül yaralarına kimdir lokman hekimin
Aşkınla yorgun argın çırpınan şu kalbimin
En nadide yerine yağdın gönül yıldızım
Gönlüme ince ince değdin gönül yıldızım
Coşari bir tatlı söz yeter teslim olmaya
Bu yorgun yürek şimdi gider teslim olmaya
Senin hassas yüreğin ne der teslim olmaya
He der gibi başını eğdin gönül yıldızım
Umutları gönlüme yığdın gönül yıldızımYürek
Yumruk biçiminde bir şey
Kan kırmızı et parçası
Hadi üzerimdeki tüm sıfatları çıkardım..
Sadece seni giyindim.
Suretimi de bıraktım geçmişime / aslım sadece sana ait…
Gayri senin yürek rahmine düşmekte nüfusum..
Soyundum benliğimden..
Unutuldum bendeki bensizliğimden..
Düşürüyorum kendimden..
Tut beni yüreğimden,
Tut ne olur kendime ait kirpiklerimden..
Yolumuz uzun lakin susuzluğum aşikar..
Suskunluğuma aldanma birazdan unutulmuşluğum azar..
En iyisi ölüm beni yakalamadan,
Varlığına kat beni..
Çünki hiçliğim ancak sende anlam kazanır.. GÖNÜL YILDIZIM
Kabusla boğuşurken gecenin gazabında
Bütün karanlıkları boğdun gönül yıldızım
Gönül acı çekerken yalnızlık azabında
Yüreğime uzaktan doğdun gönül yıldızım
Aşk dağından fırlayan çığdın gönül yıldızım
Sımsıcak gülüşlerle kalp yerinden fırladı
Sohbetler uzadıkça aşk ateşi parladı
Gözlerindeki nurun yüreğimi zorladı
Salkım salkım bağrımda bağdın gönül yıldızım
Damla damla sevdayı sağdın gönül yıldızım
Söyle bana sevgili gönül gözlerin kimin
Gönül yaralarına kimdir lokman hekimin
Aşkınla yorgun argın çırpınan şu kalbimin
En nadide yerine yağdın gönül yıldızım
Gönlüme ince ince değdin gönül yıldızım
Coşari bir tatlı söz yeter teslim olmaya
Bu yorgun yürek şimdi gider teslim olmaya
Senin hassas yüreğin ne der teslim olmaya
He der gibi başını eğdin gönül yıldızım
Umutları gönlüme yığdın gönül yıldızımYürek
Yumruk biçiminde bir şey
Kan kırmızı et parçası
SESİNİ ŞİİRLERLE DUYURUR DİVANELER ...
Pişmanlık boğar gönlü, gönül aşar bendini
Coşari akşamlara teslim etmiş kendini
Her gece kadehlere anlatıyor derdini
Aşığa mesken olur virane meyhanelerOKYANUS
Zerresi aşk ama damla haresiz
Dalgadan dalgaya akar okyanus
Gönül kıvrandıkça diller çaresiz
Gözünde şimşekler çakar okyanus
Gökyüzü pek sakin mavi bir parlak
Yorgun bulutların her biri ağlak
Martılar çığlıkta rüzgarı aylak
Uzaktan uzağa bakar okyanus
Aşkın üzerinde dönüyor pergel
Bir daire çizmiş çizgisi engel
Giden sevdasına seslenir ‘dön gel’
Her türlü tabuyu yıkar okyanus
Vurdukça kayaya dalganın sesi
Köpükten tıkanır aşkın nefesi
Birden boş kalınca göğüs kafesi
Güneş alevini yakar okyanus
Coşari âşıklar şaşkındır hala
Meçhulüne doğru gider dörtnala
Kapısını açmış ki arşıâlâ
Merdiveni bir bir çıkar okyanusAvuç içleri gül kokan bir kız cocuğuna gelin ettiğim mavi düşlerimle son kez eğiliyorum satırlara. Bir türlü anlatamadığım, bir türlü ispatlayamadığım sevdanın ketum dilini yine yükledim dudaklarıma. Hiçbir sıfatla özdeştiremediğim yüreğini anlattım harf harf. Gelincik tarlalarına hediye eylediğim gözyaşlarımla yazdım seni dua dua. Bu kez satırlarımda ölüm olmayacaktı, hüzün de..Bir yanıma Elifi, bir yanıma seni alıp pervazı olmayan düşlerime kanatlandırdım tüm kuşları. Tecritli ellerimi bıraktım umuda / dökülen her kelimeye seni ilmekledim. Gözlerimin görebildiği sığ ufka senin yüreğinin genişliğini bıraktım. Adını bıraktım yalnızlığın kuraklığına. Seni anlattığım her bulut eteğini çekti nemli gözlerimden. Yüreğini özetlediğim her karanlık vazgeçti bendeki saltanatından. Biliyorum bendeki hiçbir kelime senin bende ifade ettiğin büyüklüğü anlatacak kadar nüfus edinemeyecek dudaklarıma. Çünkü sen bende hayat kadar büyüksün / umut kadar mutluluk yüklüsün…
Kendimden vazgeçeli yıllar oldu. Sana anlattığım hüzün buzdağlarını eriteli de çok seneler oldu.. Seni hiçbir zaman “ ötekiler “ kısmına koymadım. Seni bende hiçbir zaman “ sen “ kadar yabancı görmedim. Sana hiçbir zaman “ sen “ demedim. Sen bendin, ben de sen..Seni bu kadar ben yapmışken sitem etme bana “ ölümü “ bu kadar anıyorsun diye. Farkında değil misin be can, ölüme karşı tek sığınağım sensin. Tek duamsın dilsizliğin hükümran olduğu alfabede. Tek anlamımsın bensizliğin beş para etmediği yalnızlık mabedinde. Bilmez misin be can, bende benin kalmadığını.. Yıllar önce kendimi tüm kütüklerden zayi düşürüp bensiz yaşadığımı bilmez misin ey yar. Sonra sen geldin bensizliğin tecritli sofralarına. Bensizliğin kuraklığına umut öznelerini serdin. Elif bereketini bıraktın öznesizliğin kuraklığına. Hiçliğimin duraklarına bir anlam katan , hüviyetsizliğimi yüreğinle vücut bulan sensin. Bu kadar bütünlenmişken sana, ölümü nasıl öpebilirim ki dudaklarımla. Ve şimdi ben kendimden vazgeçtim sadece sana “ ben kadar yakın olabilmek için. Ve şimdi sen oldum bende sadece kendime “ sen “ kadar yabancı durabilmek için..Anla olur bende “ ben “ diye biri yok. Ben sadece “ sen’im “. Senden önceki tüm sicillerimi sildim ben sadece sana aitim..
Yürek sancımın tek refakatçisi, sözcüklerimin yegane bekçisi..
Aldırma satırlarıma bulaşmış hüzün rutubetine. Önemseme kendimle olan savaşın galibine. Sakın ve
Coşari akşamlara teslim etmiş kendini
Her gece kadehlere anlatıyor derdini
Aşığa mesken olur virane meyhanelerOKYANUS
Zerresi aşk ama damla haresiz
Dalgadan dalgaya akar okyanus
Gönül kıvrandıkça diller çaresiz
Gözünde şimşekler çakar okyanus
Gökyüzü pek sakin mavi bir parlak
Yorgun bulutların her biri ağlak
Martılar çığlıkta rüzgarı aylak
Uzaktan uzağa bakar okyanus
Aşkın üzerinde dönüyor pergel
Bir daire çizmiş çizgisi engel
Giden sevdasına seslenir ‘dön gel’
Her türlü tabuyu yıkar okyanus
Vurdukça kayaya dalganın sesi
Köpükten tıkanır aşkın nefesi
Birden boş kalınca göğüs kafesi
Güneş alevini yakar okyanus
Coşari âşıklar şaşkındır hala
Meçhulüne doğru gider dörtnala
Kapısını açmış ki arşıâlâ
Merdiveni bir bir çıkar okyanusAvuç içleri gül kokan bir kız cocuğuna gelin ettiğim mavi düşlerimle son kez eğiliyorum satırlara. Bir türlü anlatamadığım, bir türlü ispatlayamadığım sevdanın ketum dilini yine yükledim dudaklarıma. Hiçbir sıfatla özdeştiremediğim yüreğini anlattım harf harf. Gelincik tarlalarına hediye eylediğim gözyaşlarımla yazdım seni dua dua. Bu kez satırlarımda ölüm olmayacaktı, hüzün de..Bir yanıma Elifi, bir yanıma seni alıp pervazı olmayan düşlerime kanatlandırdım tüm kuşları. Tecritli ellerimi bıraktım umuda / dökülen her kelimeye seni ilmekledim. Gözlerimin görebildiği sığ ufka senin yüreğinin genişliğini bıraktım. Adını bıraktım yalnızlığın kuraklığına. Seni anlattığım her bulut eteğini çekti nemli gözlerimden. Yüreğini özetlediğim her karanlık vazgeçti bendeki saltanatından. Biliyorum bendeki hiçbir kelime senin bende ifade ettiğin büyüklüğü anlatacak kadar nüfus edinemeyecek dudaklarıma. Çünkü sen bende hayat kadar büyüksün / umut kadar mutluluk yüklüsün…
Kendimden vazgeçeli yıllar oldu. Sana anlattığım hüzün buzdağlarını eriteli de çok seneler oldu.. Seni hiçbir zaman “ ötekiler “ kısmına koymadım. Seni bende hiçbir zaman “ sen “ kadar yabancı görmedim. Sana hiçbir zaman “ sen “ demedim. Sen bendin, ben de sen..Seni bu kadar ben yapmışken sitem etme bana “ ölümü “ bu kadar anıyorsun diye. Farkında değil misin be can, ölüme karşı tek sığınağım sensin. Tek duamsın dilsizliğin hükümran olduğu alfabede. Tek anlamımsın bensizliğin beş para etmediği yalnızlık mabedinde. Bilmez misin be can, bende benin kalmadığını.. Yıllar önce kendimi tüm kütüklerden zayi düşürüp bensiz yaşadığımı bilmez misin ey yar. Sonra sen geldin bensizliğin tecritli sofralarına. Bensizliğin kuraklığına umut öznelerini serdin. Elif bereketini bıraktın öznesizliğin kuraklığına. Hiçliğimin duraklarına bir anlam katan , hüviyetsizliğimi yüreğinle vücut bulan sensin. Bu kadar bütünlenmişken sana, ölümü nasıl öpebilirim ki dudaklarımla. Ve şimdi ben kendimden vazgeçtim sadece sana “ ben kadar yakın olabilmek için. Ve şimdi sen oldum bende sadece kendime “ sen “ kadar yabancı durabilmek için..Anla olur bende “ ben “ diye biri yok. Ben sadece “ sen’im “. Senden önceki tüm sicillerimi sildim ben sadece sana aitim..
Yürek sancımın tek refakatçisi, sözcüklerimin yegane bekçisi..
Aldırma satırlarıma bulaşmış hüzün rutubetine. Önemseme kendimle olan savaşın galibine. Sakın ve
ELVEDA DİYEN DİLDE BİTMİYOR BAHANELER ...
Gün be gün aşka yürür bu gönül adım adım
Sevgiyse sevdim seni aşksa aşkı yaşadım
Vuslata varmak idi tek dilek tek muradım
Sandım ki o son damla gülümden düşmeyecek
Bu masalı hem yazdım hem okudum sevgili
Hüzzam çalıyor şimdi benim udum sevgili
Sevdayı ilmek ilmek ben dokudum sevgili
Sandım ki o son yaprak dalımdan düşmeyecek
Coşari der ki ey yar ben sensiz solmaz mıyım
Bilsem derde çareyim dermanın olmaz mıyım
Mahşer gününde seni arayıp bulmaz mıyım
İki dünyada sevdan solumdan düşmeyecekÖnce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum... KELEPÇELİ YÜREKLER
Keşke kelepçelensek senle kollarımızdan
Mahpushane oluyor bana sensiz haneler
Döndüremezdi kimse bizi yollarımızdan
Lakin izin vermiyor örfler ve ananeler
Yarınsız sevdaların ateşinde yanar can
Us değil yürek elbet her söze çabuk kanan
Aldanıyor kendini sevgide ilah sanan
Işığında dönerek ölüyor pervaneler
Karardı birden hava fırtına kaçınılmaz
Kalp yanlışa düşse de akıl kolay yanılmaz
Yalana düşen sevda pek muteber anılmaz
Elveda diyen dilde bitmiyor bahaneler
Sevgili sevgiline beddua etme sakın
Bilesin hala sana bir nefes kadar yakın
Sevginin ateşine yaşlı gözlerden bakın
Sevgiyse sevdim seni aşksa aşkı yaşadım
Vuslata varmak idi tek dilek tek muradım
Sandım ki o son damla gülümden düşmeyecek
Bu masalı hem yazdım hem okudum sevgili
Hüzzam çalıyor şimdi benim udum sevgili
Sevdayı ilmek ilmek ben dokudum sevgili
Sandım ki o son yaprak dalımdan düşmeyecek
Coşari der ki ey yar ben sensiz solmaz mıyım
Bilsem derde çareyim dermanın olmaz mıyım
Mahşer gününde seni arayıp bulmaz mıyım
İki dünyada sevdan solumdan düşmeyecekÖnce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum... KELEPÇELİ YÜREKLER
Keşke kelepçelensek senle kollarımızdan
Mahpushane oluyor bana sensiz haneler
Döndüremezdi kimse bizi yollarımızdan
Lakin izin vermiyor örfler ve ananeler
Yarınsız sevdaların ateşinde yanar can
Us değil yürek elbet her söze çabuk kanan
Aldanıyor kendini sevgide ilah sanan
Işığında dönerek ölüyor pervaneler
Karardı birden hava fırtına kaçınılmaz
Kalp yanlışa düşse de akıl kolay yanılmaz
Yalana düşen sevda pek muteber anılmaz
Elveda diyen dilde bitmiyor bahaneler
Sevgili sevgiline beddua etme sakın
Bilesin hala sana bir nefes kadar yakın
Sevginin ateşine yaşlı gözlerden bakın
DAMARLARIM DAN GEZEN KAN DIR KIRMIZI...
Kalpten aldığı güçle dolaşır damarında
Hücreleri besleyen kutsal kandır kırmızı
Doğumun başladığı toprağın baharında
Ana rahminden hibe taze candır kırmızı
Bir katre kor misali, yanar yarin dudağı
Suyuna hasret toprak, yağmurun son odağı
Efkarında oluşan alev topundan dağı
Kadehinde söndüren afacandır kırmızı
Canana vuslat için adansa da adaklar
Aşkı anlatır durur gözdeki pırıldaklar
Arzu ve şehvet ile titrer iken dudaklar
Aşık yüreklerinde helecandır kırmızı
Yapraklar arasından günle parıldar kiraz
Dudaklar ki, rengini kirazdan almış biraz
Hasret çeken kalplere sıcak geçecek bu yaz
Utangaç yanaklarda bir mercandır kırmızı
Akan kan, verilen can, devleti devlet yapan
Vatan istikbaline kurulsa gizli kapan
Özgürce parlayacak asumandaki çolpan
Dalgalanan bayrakta heyecandır kırmızı
Kırmızı kutsal sevgi, kırmızı bir ahenktir
Yüreklerde dolaşan sevdalara mihenktir
Coşari sevgisinin her noktası bu renktir
Gözü yaşlı aşığa babacandır kırmızıGiden sen kalan ben olunca, türkçem zenginleşiyor.Yanlız kaldığımda neler yazıyorum birbilsen. Bazen yazdıklarımı okuyacak cesaretim dahi olmuyor.İnsan yalnız kalınca kulaklarını tırmalayan sesleri duymaya başlıyormuş.Ben bugüne kadar hiç yalnız kalmamışım galiba. Duvardaki saatin bu kadar gürültülü çalıştığını hiç işitmemiştim. Meğer saatin tik tak seslerini duymaya başladımı insan bir daha iflah olmuyormuş. Şu karşımda ki duvarda asılı saat yıllardır çalışır ama ben ilk defa duyuyorum sesini. Meğer yalnızlık saat sesini duymakla başlıyormuş.
Yalnızlık insana akla gelmeyecek işler yaptırıyor. Bazen gözüm duvar diplerinden tek sıra halinde yürüyen karıncalara ilişiyor. Anlamsız anlamsız saatlerce bakıyorum. Bakıyorum ama inan bir şey görmüyorum. Birden gözlerimin ışıkları sönüp bir film başlıyor... Seni gösteren bir pencere açılıyor duvarda ve ben o filme dalıp gidiyorum. Sonra film senin gidişini gösteren sahnede birden bitiyor ve ben kendimi ağlarken buluyorum. Hemen kalemi elime alıp o anki yaşlarımın sebebini yazayım diyorum olmuyor. Türkçem basitleşiyor. Hiçbir kelime aklıma gelmiyor. İşte o anlardaki derdimi anlatamamak çok koyuyor bana... Benim gibi konuşma özürlü birisinin derdini yazma kabiliyeti olmasına rağmen bunu yapamaması ne acı...
Seni seviyorum'a kaç kelime sığar? Hani sana sabahlara kadar yazıp çizsem sonra da tüm kelimeleri süpürüp bu cümlenin içine tıksam yeterli olurmu? Anlatırmı? Yok sevgili yok... Bu seni seviyorumlara bakma sen. Beni yazdıklarımla sınırlama. Ben analatabilecekleri yazarım... Oysa sen? Oysa seni ben analatamam ki... Bazıları anlatırım diyerek kitap dolusu cümleler yazıyor. Ve o bazılarının kitapları bilsen nede çok satıyor. Oysa yok sevdiğim. İnsan sevgisini anlatacak kelime buluyorsa sevmiyordur. Ben sana hiç seni seviyorum demedim.
Yetmeyen bir cümleyi sana neden söyleyeyimki?
Anlatamayacak olduğumu yaşamak istiyorum yar,yazmayı değil... DÜŞMEYECEK
Ben sevdama söz verdim en son nefese kadar
Bana aşk sunan resmi elimden düşmeyecek
Kulağımda çınlayan o kutsal sese kadar
Heyecan veren ismi dilimden düşmeyecek
Hücreleri besleyen kutsal kandır kırmızı
Doğumun başladığı toprağın baharında
Ana rahminden hibe taze candır kırmızı
Bir katre kor misali, yanar yarin dudağı
Suyuna hasret toprak, yağmurun son odağı
Efkarında oluşan alev topundan dağı
Kadehinde söndüren afacandır kırmızı
Canana vuslat için adansa da adaklar
Aşkı anlatır durur gözdeki pırıldaklar
Arzu ve şehvet ile titrer iken dudaklar
Aşık yüreklerinde helecandır kırmızı
Yapraklar arasından günle parıldar kiraz
Dudaklar ki, rengini kirazdan almış biraz
Hasret çeken kalplere sıcak geçecek bu yaz
Utangaç yanaklarda bir mercandır kırmızı
Akan kan, verilen can, devleti devlet yapan
Vatan istikbaline kurulsa gizli kapan
Özgürce parlayacak asumandaki çolpan
Dalgalanan bayrakta heyecandır kırmızı
Kırmızı kutsal sevgi, kırmızı bir ahenktir
Yüreklerde dolaşan sevdalara mihenktir
Coşari sevgisinin her noktası bu renktir
Gözü yaşlı aşığa babacandır kırmızıGiden sen kalan ben olunca, türkçem zenginleşiyor.Yanlız kaldığımda neler yazıyorum birbilsen. Bazen yazdıklarımı okuyacak cesaretim dahi olmuyor.İnsan yalnız kalınca kulaklarını tırmalayan sesleri duymaya başlıyormuş.Ben bugüne kadar hiç yalnız kalmamışım galiba. Duvardaki saatin bu kadar gürültülü çalıştığını hiç işitmemiştim. Meğer saatin tik tak seslerini duymaya başladımı insan bir daha iflah olmuyormuş. Şu karşımda ki duvarda asılı saat yıllardır çalışır ama ben ilk defa duyuyorum sesini. Meğer yalnızlık saat sesini duymakla başlıyormuş.
Yalnızlık insana akla gelmeyecek işler yaptırıyor. Bazen gözüm duvar diplerinden tek sıra halinde yürüyen karıncalara ilişiyor. Anlamsız anlamsız saatlerce bakıyorum. Bakıyorum ama inan bir şey görmüyorum. Birden gözlerimin ışıkları sönüp bir film başlıyor... Seni gösteren bir pencere açılıyor duvarda ve ben o filme dalıp gidiyorum. Sonra film senin gidişini gösteren sahnede birden bitiyor ve ben kendimi ağlarken buluyorum. Hemen kalemi elime alıp o anki yaşlarımın sebebini yazayım diyorum olmuyor. Türkçem basitleşiyor. Hiçbir kelime aklıma gelmiyor. İşte o anlardaki derdimi anlatamamak çok koyuyor bana... Benim gibi konuşma özürlü birisinin derdini yazma kabiliyeti olmasına rağmen bunu yapamaması ne acı...
Seni seviyorum'a kaç kelime sığar? Hani sana sabahlara kadar yazıp çizsem sonra da tüm kelimeleri süpürüp bu cümlenin içine tıksam yeterli olurmu? Anlatırmı? Yok sevgili yok... Bu seni seviyorumlara bakma sen. Beni yazdıklarımla sınırlama. Ben analatabilecekleri yazarım... Oysa sen? Oysa seni ben analatamam ki... Bazıları anlatırım diyerek kitap dolusu cümleler yazıyor. Ve o bazılarının kitapları bilsen nede çok satıyor. Oysa yok sevdiğim. İnsan sevgisini anlatacak kelime buluyorsa sevmiyordur. Ben sana hiç seni seviyorum demedim.
Yetmeyen bir cümleyi sana neden söyleyeyimki?
Anlatamayacak olduğumu yaşamak istiyorum yar,yazmayı değil... DÜŞMEYECEK
Ben sevdama söz verdim en son nefese kadar
Bana aşk sunan resmi elimden düşmeyecek
Kulağımda çınlayan o kutsal sese kadar
Heyecan veren ismi dilimden düşmeyecek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)