16 Mart 2010 Salı

İŞTE HAYAT . ?

Hayat bir nefestir aldığın kadar


Hayat bir kafestir kaldığın kadar

Hayat bir hevestir daldığın kadar

Önün mezar sonun mezar, unutma!



Hayat bir muamma çözdüğün kadar

Hayat bir seyahat gezdiğin kadar

Hayat bir duygudur sezdiğin kadar

Yönün mezar, sonun mezar, unutma!



Hayat bir yaygıdır yaydığın kadar

Hayat bir saygıdır saydıgın kadar

Hayat bir kaygıdır, duyduğun kadar

Yönün mezar, sonun mezar, unutma!



Hayat bir çıkıştır, çıktığın kadar

Hayat bir bakıştır, baktığın kadar

Hayat bir bıkıştır, bıktığın kadar

Önün mezar, sonun mezar, unutma!



Hayat bir rüyadır, yorduğun kadar

Hayat bir cevaptır, sorduğun kadar

Hayat bir seraptır, gördüğün kadar

Yönün mezar, sonun mezar, unutma!



Hayat bir olgudur olduğun kadar

Hayat bir dolgudur,dolduğun kadar

Hayat bir bulgudur, bulduğun kadar

Önün mezar, sonun mezar, unutma!



Bal der hayat böyle, yokuş iniş var

Geldiğimiz gibi, bir de dönüş var

Sonunda tahtadan at'a biniş var

Önün mezar, sonun mezar unutma

BEN ESARETİME YENİLDİM . ?

Esaretime yenildim;


Ceketimin düğmelerini bir bir açtım yol alıyorum,

Avucumda yaşlanmış sevgilerin hüznü,

Estikçe özlem rüzgarları,

İçim kanadı,nasıl olur ki anlatamadığım bir acı,beni kollarının arasına aldı.

Hüzünlere gam vuran yüreğimde biliyor artık gerçeği,

Gözlerimde yitirdiğim sevgini,

Şimdilerde gece yarılarında uykumdan olup lanet oku samda kalbimin burukluğuna,

Yalnızlığa kelepçelendi bedenim,

İki kelimeyi söyleyememenin anlamsızlığı yanımda;

en yakın arkadaşım.

elimde çaresiz aşkımın kadehi parçalandı,

zulmün ardında düşü verdim deniz kıyısında,

narin bir duygu,gökyüzü deniz,deniz gökyüzü oldu.

gözlerimdeki sansür kalktı sen varsın her yanımda,

seni sensiz yaşamayı öğrenmiştim ben halbuki,

çığlıkların hapsedildiği karanlık bir odadayım şimdide,

gülüyorum nedensiz,

bir gün karanlığın içinden çıkan güneşin ben olacağını umut ederek.

henüz ayılamadım ama hissetim yel esti üstüm ıslandı,

esaretime yenildim nasihat verilende bendim

kaderime hüküm sağlamıştım oysa,

zira yaşadıklarımın gerekçesini de çoktan imzalamıştım.

evvelde küçük bir çocuktum doğru fakat şu an,

uçurumun ucunda durmuş menfaatlerin intihar etmesi için,

aksini savunduğum tüm yalanları söylemeyi göze alanda benim,

şefkate ancak masallarda rastlıyorum artık,

çekingenlik duyduğum ümidi kesilmiş sevdiklerimle,

vazifem bazen dostane bir bakış,tatlı bir gülümseme ve

sevgimin kudretini aşıladığım kalbimin kabrine çağırmak seni.

borçluyum belki esaretime sabrıma ve cesaretime,

istediğim hayat için irade kuvvetime,

o istemeden ağlattığım hırçın gözlerime,

bir asır geçti üstümden sevgimi esirgemedim de nasiplendim başkalarına,

esaretine yenildim belki aşkım ama rüyalarımda,

düştüm suskunluk yoluna ilerliyorum arada sırada durup,

yumuşak toprakta sen yatıyormuşçasına,

ayırmaya çalışırken kum taneciklerini birbirinden,

birden uyandım ve utandım kendimden,

üstümde bir ışık,etrafımda;

kederde zengin sevgide yoksul onlarca insan,

ne oldu sana diyen sesler çığlık oluyordu kulaklarıma varana dek,

tüylerim diken diken sessizce uzaklaşıyorum oradan,

anlatamam aşkım seni kimseciklere,

ben bile inanmak istemezken içimdeki bu çılgın sevgime

BU ACI BAHAR . ?

şurada burada sıkılmış limon kesikleri


paslanmaya bırakılmış demir çubuklar

tertemiz kaynaklara atıksu tarifesi

taze sürgünlerin ince boyunlarında ağır kementler

henüz sıcaklığı soğumamış körpe cesetler



karanlıklar ortasında bir ışık adası gibi

talancıların gözünden nasılsa kaçmış çimenler

birkaç tomurcuk üç-beş yeşil yaprak



ıslak bir kağıt gibi yırtıp atmış

kentin dokusunu acımasız kasırgalar

arıtmıyor sabun çıkartmıyor sular

giysilerden yalnızlığın kokusunu



aşk mevsimi değil miydi bahar

elele tutuşmaktan korkan ürkek ceylanlar

hani nerede eşlerine kur yapan kumrular

kuş cıvıltılarına hasret kulaklar

denizler denli derin içezikliği



geleceksen sekizinci günde gel sevgilim

burada haftanın yedi gününde de

aşka geçit vermiyor yağmurlar



yalnızca bir ad yaraşabilir bu mevsime: “acı bahar
Özgürlüğün Gözleri




--------------------------------------------------------------------------------



Her gün karanfil kokmazdı

Her bulut taşımazdı yağmur.

Dalgalar düşmandı gözlerine,

Gözleri nar çiçeği...



Güneşi sağardık her bağbozumu

Yön yitiren tarla kuşlarıydı gülen.

Eski çerçeveli fotoğraflardan.



Çocuklar çığlıklarla doğardı

Çocuklar su.

Çocuklar dalgaları taşırdı okyanuslardan

Ve kuş üzümlerini

Babil’in asma bahçelerinden...



Yük katarları geçiyordu

Tutsak kadınlar dolu vagonlarda.

Yük katarları, mevsimler gibi hızlı...

Geçiyordu.



Açmaz mıydı menekşeler yeniden ?

Kumsala yazılı aşklar siliniyordu.

Kilimler dokuyordu güz yaprağı

Kaç kez sebil etmişti geceyi kül rengi akşamlardan

Dudakları silinmişti yine de

Dudakları fırtınalardan.



Kim yazardı tarihini ölümsüz sevilerin

Elleri olmasaydı.

Elleri baş kaldıran...



Her gün karanfil kokmazdı

Her bulut taşımazdı yağmur.

Dalgalar düşmandı gözlerine,

Gözleri nar çiçeği.



Yük katarları geçiyordu.

Posta trenleri, ekspresler

Kampanalar çalıyordu giz mavisi istasyonlarda

Posta trenleri yorgundu taşımaktan gözlerini.



Ne çok gözleri vardı özgürlüğün

Dalgaların silemediği...

TÜM AŞIKLARDAN SOR BUSLATIMI. ?

Çığ gibi düşersin asi kalbime,


Seni sevmyei severim sonra.

Ve kendini aynada Yeni görmüş,

Hatun güzellğinde Seni seyretmeyi severim.



Ve ben isyankar bir militan,

Gece yıldızlar ile gülüşüyorum.

Bilinmez türkülerde git ara sevdamı,

Tüm aşıklardan sor muslatımı.



Geceliğin Sendeki Şafak sırdaşımdır,

Maviye çalan deniz,Hüsranlı türkülerdir bize kalan.

Şimdi mevsimsiz karlarız bilinmez dağlarda,

Şimdi bilinmez isimleriz akıllarda.



Bak Bu son Şiir'imi sana veriyorum,

Adı yalnızlık değil ama biraz hüzün kokuyor.

Deniz mavisi tadında aşklara mekan oldu,

Kahrolası yüreye şafak oldu Bu şiir.



Sana armağan ediyorum,

Eski kalemimle yazdığım Bu şiiri.

Şiir'in adı sen şiir'in rengi sen.

Bak bugünde sana efkarlandım.



Son şiir'den önce sana verdiğim kalbimi hatırla,

Bak Son şiir'îmi sana ısmarlıyorum.

Tütün kokan nasırlı ellerim sana şiirler yazıyor.

Bu yolda şehitmiyim Seni Cennet saydım diye.

Bak Son nefesimi SENİ SEVİYORUM diye tüketiyorum..!

Yanan Yüreyimi verdim Bu sevdaya...

YALNIZCA SEN VARSIN . ?

Seni Seviyorum...




Sadece Kim Olduğun İçin Değil !



Sen Olduğun için Ve



Seninle Beraberken Benliğimi Anladığım İçin



Seni Seviyorum...



Sedece Kendine



Yaptıkların İçin Değil !



Ayrım Gözetmeden Yaptıkların İçin



Seni Seviyorum...



Küçük Sevinçlerimi



Mutlu Anlarımı Olduğu Kadar



Hüzünlerimi,Üzüntülerimi,



Sevecen Bir Duyarlılıkla



Benimle Paylaştığın İçin



Seni Seviyorum...



İçimdeki Çocuğu



Saklı Kalmış



Beni Gün Işığına Çıkarttığın İçin



Seni Seviyorum...



Elini Kalbimin Üzerinde



Hissettiğim Zaman



Üzüntülerimi Alıp Onların Yerine



Şimdiye Kadar Hiç Kmsenin Başaramadığı O Güzellikleri,



O Sıcaklığı,O İçtenlik Işığını



Bana Duyurmaya Başardığın İçin



SENİ SEVİYORUM...



GÜNEŞİN GÜZEL YÜZÜ YÜREĞİNE DOĞSUN KABUSLAR SENDEN UZAKTA MELEKLER BAŞ

UCUNDA

OLSUN GÜNEŞ ÖYLE BİR GÜNDE DOĞSUNKİ BÜTÜN DUALARIN KABUL OLSUN

SEN BENİM YÜREGİMDE OLMALIYDIN. ?

BÖYLE SEVDİM İŞTE




Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni

gören.

Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka

yerde

olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın,

orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu

kadar

kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden

ne

ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.



Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım

seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin

renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin

pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın

bir

ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize

tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.



Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar

gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En

kızgın,

en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana.

İçimdeki

sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi

ve

ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey

olduğunu anladım seninle...



Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk

yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden

tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi.

Menzil

sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok

edebilirdim.

Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana

ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen

girebilirdin.



Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı,

gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu,

olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da.

Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni

ve o

doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu

zaman.

Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni

yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.



Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün

yenilendim.

Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın.

Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.



Sevdim işte ötesi yok...

3 Mart 2010 Çarşamba

ayrılık sadıktır sevgili ye

Ayrılık




Sessiz köşelerin arkadaşı ayrılık

Karanlık gecelerin sırdaşı ayrılık

Umutsuz kişilerin yoldaşı ayrılık

Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine



Anlamsız cümlelerin öznesi ayrılık

Zamansız bitişlerin gözdesi ayrılık

Oransız sevmelerin yüzdesi ayrılık

Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine



Zamansız ölüm kadar yakındır ayrılık

Hücum sözüyle kalbe akındır ayrılık

Kaşındıkça kanayan acındır ayrılık

Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine



Doğduğun gün yazılan kaderdir ayrılık

Nöbetini bekleyen askerdir ayrılık

En beterinden bile beterdir ayrılık

Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine